ms Rublev Nehir Gemisi ile Moskovadan 9 Gece Volga (Uçaklı Paket) 2017

12. yüzyılda küçücük bir kasaba olan Moskova bugün 850 yıllık tarihiyle birlikte Avrupa`nın en büyük şehirlerinden biridir. Geçmişin tüm yorgunluğunu taşıyan Moskova`da aslında bize ait olan Troya hazinesinin sergilendiği Puşkin Müzesi, en az onun kadar önemli Tretyakov Galerisi, iktidarın sembolü Kremlin Sarayı, hemen önünde yer alan ünlü Kızıl Meydan görülmeye değer yerlerin başında geliyor.

 

12. yüzyılda küçücük bir kasaba olan Moskova bugün 850 yıllık tarihiyle birlikte Avrupa`nın en büyük şehirlerinden biridir. Geçmişin tüm yorgunluğunu taşıyan Moskova`da aslında bize ait olan Troya hazinesinin sergilendiği Puşkin Müzesi, en az onun kadar önemli Tretyakov Galerisi, iktidarın sembolü Kremlin Sarayı, hemen önünde yer alan ünlü Kızıl Meydan görülmeye değer yerlerin başında geliyor.

 

1148’de kurulan Uglich Rusya’daki en eski ve en sevimli şehirlerden biridir. Volga Nehri üzerinden kasabaya baktığınızda her yıl ziyaretçi akınına uğrayan Resurrection Katedrali’ni ve ufuktaki görkemli görüntüsü ile ünlü St. John kilisesi’ni göreceksiniz.16. yy’ın sonunda Ivan the Terrible’nin 7. eşi Maria Nagaya, Uglich’te bulunan Kremlin bölgesinde sürgün yaşadı. Tsarevich Dmitry, Maria Nagaya’nın ölüsünü bu evin bahçesinde buldu ve bu olaydan sonra ünlü kilise St. Demitrius of the Blood inşa edildi ve Uglich’in tarihi binası Kremlin ile beraber tüm dünyaya ününü yaydı.

 

Yaroslav geniş bir nehir limanıdır.635.000 kişilik nüfusu vardır. Yaroslav Mudry tarafından 1010 yılında kurulan bu şehir 17. yy ‘ ın ticaret ve el sanatları merkezi idi. 18 yy’da bir endüstri merkezi haline gelen bu şehirde en çok ziyaret edilen yerler arasında tarihi Spaso Preobrazhensky manastırı, Ilia Prarok kilisesi, Znamenskaya ve Ulichskaya kuleleri yer almaktadır. Spaso-Preobrazhensky manastırı içerisinde Yaroslavo-Rostov bölümlerinin tarihi ve mimari sanat galerilerini de görebilirsiniz. Birçok edebiyatçının yaşadığı Yaroslav birçok sanat eserinin de anayurdudur.

 

Kritlo-Belozersky manastırından 7 kilometre öteye kurulan Goritsy sadece doğal güzellikleri ile değil bünyesinde barındırdığı tarihi kalıntıları ile de sizleri büyüleyecek. Sadece bayların ziyaret edebildiği Kritlo-Belozersky manastırı 1397 yılında Siverskoye kıyısında Rusya’nın kuzey kesimine Kiritlo Belozersky tarafından kurulmuştur. Goritsy’deki Sheksna gölünün kıyısındaki Resurrection isimli rahibe manastırını ziyaret edin ve Rusya’nın geçmişi bilincinizde canlansın.

 

Kizhi, Omega Gölünün sonunda kuzey bölgesi üzerine kurulmuştur. Bu bölgenin en çok ziyaret edilen noktası ülkenin çeşitli bölgelerinde bulunan yapımı tamamlanmış binaların sergilendiği açık hava müzesidir.22 kubbeli The Transfiguration kilisesi de bu şehre olan ilginin artmasına devamlı katkıda bulunan en önemli etkenlerden biridir.

 

Mondrogi ’nın kurulduğu Podporozhsky bölgesi, Onega ve Lodoga göllerini bir araya getiren Svir nehri üzerindeki Leningrad kesimine bağlıdır. Kasabada Rusya’nın geleneksel özelliklerini yansıtan tahta evler hâkimdir. Mandrog sakinleri misafirperverlikleri ile ziyaretçilerine devamlı değişik sürprizler hazırlamayı severler. Rusya votkasını göreceğiniz ve bu içkinin endüstriyel tarihini tanıyabileceğiniz müzeler çok ilginizi çekecek. Ayrıca geleneksel yemeklerin hazırlandığı Remeslennuyu Slobodu sizlere unutulmaz lezzetlerin kapısını açacak.

 

Rus İmparatorluğu’nun merkezinde, Deli Petro tarafından 1703 yılında kurulan St. Petersburg’da muhteşem sarayları, meydanları, parkları ve kanalları görebilir, içinde üç milyona yakın sanat eserinin sergilendiği, dünyanın en büyük müzesi Hermitage’i gezebilirsiniz. Tarihi tatilcilerin önüne seren dernekler, Barokların sarayları ve resmi bahçeler herkeste merak ve hayranlık uyandırır. Güneş akşamları sayılı olarak gökyüzünde belirdiğinde ‘’Beyaz Geceleri’’ siz de doğanın içinde yaşayın. Gelin ve gecenin güneş ile olan uyumunu yakından seyredin.Anlatılanlara göre St. Petersburg Londra, Paris ve Viyana gibi batı kentlerine benzemesi için inşa edilmiştir. Fakat kraliyet saraylarını ve büyük meydanlarını gördükten sonra hiç bir benzerliğinin olmadığına karar vericeksiniz.

 

Rus İmparatorluğu’nun merkezinde, Deli Petro tarafından 1703 yılında kurulan St. Petersburg’da muhteşem sarayları, meydanları, parkları ve kanalları görebilir, içinde üç milyona yakın sanat eserinin sergilendiği, dünyanın en büyük müzesi Hermitage’i gezebilirsiniz. Tarihi tatilcilerin önüne seren dernekler, Barokların sarayları ve resmi bahçeler herkeste merak ve hayranlık uyandırır. Güneş akşamları sayılı olarak gökyüzünde belirdiğinde ‘’Beyaz Geceleri’’ siz de doğanın içinde yaşayın. Gelin ve gecenin güneş ile olan uyumunu yakından seyredin.Anlatılanlara göre St. Petersburg Londra, Paris ve Viyana gibi batı kentlerine benzemesi için inşa edilmiştir. Fakat kraliyet saraylarını ve büyük meydanlarını gördükten sonra hiç bir benzerliğinin olmadığına karar vericeksiniz.